Seçer: “Seçimlere Mersin Gibi Kentlerin Başarısını Referans Alarak Hazırlanmalıyız”
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, TV100 Kanalında Gürkan Hacır’ın sunduğu ‘Taksim Meydanı’ programının konuğu oldu. Seçer programda, normalleşme tartışmalarından kayyım atamalarına, Cumhurbaşkanlığı adaylığı söylemlerinden Mersin’de elde edilen başarı ve devam eden projelere kadar birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu.
“Bir kenti tanıtmak için bazı değerleriniz olması lazım”
Seçer’in aldığı oy oranının rekor niteliğinde olduğunun altını çizen Hacır’ın bu oy oranına rağmen görünürlüğün düşük olduğunu ifade etmesi üzerine Seçer, durumu bir haksızlık olarak nitelendirmediğini belirtti. Seçer, bir kenti tanıtmak için bazı değerlerin olması gerektiğinin altını çizerek, “Haksızlıktan öte, biz tabi ki Mersin’in konuşulmasını arzu ederiz. Mersin çok müstesna bir kenttir. Ekonomisi, sosyolojisi ve tarihi ile muazzam bir yer. Bir kenti tanıtmak için bazı değerleriniz olacak. Bir marka kent yaratmak istiyorsanız o kentte, iyi siyasetçiler, sanatçılar, yazarlar, sporcular ve iyi insanlar yaratmanız gerekiyor. Kentin, bir başarı hikâyesi olması lazım. Bizde bir başarı hikâyesi yazdık doğal olarak da ‘Neden Türkiye’de Mersin daha fazla konuşulmuyor?’ diye düşünüyoruz” diye konuştu.
“Başarılarımızın hikâyesini uygulamamız lazım ki iktidar olabilelim”
Seçer, Türkiye’deki sosyoloji içerisinde yüksek oy oranları almanın bir ders niteliği olduğunu ve bu başarıların Cumhuriyet Halk Partisi’ni (CHP) iktidara götüreceğini vurguladı. Bir partinin kendi tabanındaki oy oranının iktidar olmaya yetmediğini söyleyen Seçer, “Türkiye’nin sosyolojisi içerisinde, böyle bir siyasal aritmetik içerisinde bu oy oranlarını almak ya da buna erişmek çok önemli. Mersin tarihinde böyle bir oy oranı yok. Partimizin iktidarı açısından da önemli bir oy oranı. Bu başarının elde edilme şekilleri bizim için bir yol gösterici olacak. Hiçbir siyasi partinin şu anda kendi oy oranı, Cumhurbaşkanı adayının seçilmesine yeterli değil. Bunun için sadece kendi tabanınızdan değil, diğer kesimlerden de oy alacaksınız” dedi. Mersin’de her kesimden oy aldığını belirten Seçer, “Partinin genel seçimlerde aldığı oranın üzerinde oy alınan kentlerin bu başarı hikâyeleri aslında bir ders niteliğinde. Başarılarımızın hikâyesini uygulamamız lazım ki iktidar olabilelim. Biz Mersin’de ne yapmışız ki daha önce başka partilere oy veren yurttaş bize oy verdi, buna bakmak lazım” ifadelerine yer verdi.
Hacır’ın, Mersin’in her kesimden oy almasını nasıl değerlendirdiği sorusunu yöneltmesi üzerine Seçer, “Her görüşten insanın oyunu aldık. Bunları bir araya getirmek önemli olan. Türkiye’nin özlemi de bu değil mi? İnsanları siyasetten uzaklaştırıp bütünleştirmek lazım, CHP’li belediyeler 2019’dan bu yana bunu başarıyor” dedi.
“‘Türkiye de adalet yok’ deyip yerel yönetimlerde adaletsizlik yapamayız”
Seçer, yerel seçimlere CHP’nin adayı olarak girdiğini ancak herkesin belediye başkanı olduğunu, ayrım gözetmeden hizmet sağladığının altını çizerek, “Ben CHP’nin belediye başkanıyım, CHP kimliği taşıyorum ama seçimi kazanmamızın ardından herkesin belediye başkanı oluyoruz, bütün dünya görüşünden insanlara adaletli hizmet götürüyoruz” dedi. Türkiye’deki adaletsizliği yerelde bitirmek için var gücü ile çalıştığını kaydeden Seçer, “Bugün Türkiye’de de en büyük sorunlardan bir tanesi de adalet değil mi? Biz ana muhalefet partisi olarak, ‘Türkiye’de adalet yok’ deyip yerel yönetimlerde adaletsizlik yapamayız. Biz bunu yaptık ve başardık. Başarımızın karşısında da bu oylar alındı” diye konuştu.
“Mersin gibi kentlerin başarısını referans alarak genel seçimlere hazırlık yapmalıyız”
Mirgün Cabas’ın ‘Şunu Bana Bir Anlat’ programındaki oy oranındaki artışın görünürlüğü hakkındaki, ‘Genel merkezin dikkati başka bir yerdeydi’ demecini hatırlatan Hacır’a yanıt veren Seçer, “Bunu şikâyet olarak dile getirmiyorum ama bu bir gerçek. Biz başarılı olacaksak Mersin ya da Mersin gibi şehirlerde elde ettiğimiz başarılardan yola çıkarak, bu başarıları referans alarak önümüzdeki genel seçimlere hazırlık yapmalıyız. Ben bu başarıların göz önünde olması gerektiğini savunuyorum” dedi.
“Kendini normalleştirmesi gereken AK Parti’dir”
CHP’nin normalleşme sürecine ilişkin yaptığı açıklamaları hakkında yöneltilen soruya Seçer, “CHP’nin aldığı tutumdan ziyade AK Parti’nin aldığı tutumu eleştiriyorum. Bakın kayyum meselesi kesinleşmiş mahkeme kararı olmadan alınmış bir karar. Daha önce Esenyurt örneğinde olduğu gibi bir sabah vakti, ansızın bir Belediye Başkanının derdest edilmesi, evinden alıp götürülmesi ve yaka paça tutuklanması çok normal bir durum mu? Ya da Türkiye’de kadın cinayetleri çok normal bir durum mu? Ya da beş çocuğun yoksulluktan bir gecekonduda yanarak ölmesi normal bir konu mu? Bugünkü hayat pahalılığı, emeklilerin, asgari ücretlilerin durumu normal bir durum mu? Bunlar anormal durum. Şimdi iktidar bunları normalleştirmeye çalışıyor, anormal durumlar. Ben anormal miyim ki normalleşeyim, CHP anormal mi ki normalleşelim?” diye yanıt verdi. CHP’nin yanlışa yanlış dediğini ifade eden Seçer, “Kendini normalleştirmesi gereken AK Parti’dir. Bugün baktığınız zaman onlar; mevcut uygulamaları sanki normalmiş gibi topluma sunmaya ya da normalleştirmeye çalışıyor. Benim karşı olduğum budur. Türkiye’de adalet anlayışı, yargı güvencesi yok. Bunun neresi normal, ben bundan bahsediyorum” dedi.
“AK Parti’ye inancım yok”
AK Parti’nin iyi niyetle yapılmış normalleşme çağrısını samimiyetle karşıladığına inanmadığını söyleyen Seçer, “AK Parti’ye inancım yok. Ana muhalefet partisiyiz; Türkiye’de yoksulluk, ekonomik sıkıntı, hayat pahalılığı var. Türkiye’de hukuk devleti, adalet, tarafsız, bağımsız yargı sorunu var. Bunu gündemimize almamız lazım. Benim için normal olan bu. Normal olan bunlara odaklanmak, bunları seslendirmek, insanlara anlatmaktır” sözlerine yer verdi.
Hacır’ın “CHP’de çok başlılıktan şikayet ediyor musunuz?” sorusuna yanıt veren Seçer, “Toplumun nasıl gördüğü önemli, mutlaka bizim değerlendirmelerimiz vardır. Bu tip şikayetleri zaman zaman duyuyoruz. Sayın Genel Başkan da bunu zaman zaman dile getiriyor. Yani onun da rahatsız olduğu belli. Ama CHP’li bir Belediye Başkanı olarak toplumdan bu reaksiyonları aldığım zaman ben de rahatsız oluyorum. Mutlaka, partinin kurumsal kimliği çerçevesinde, parti tüzüğü, programı çatısı altında söylemlerimizden, partinin idaresine kadar herkes dikkat etmek durumunda” dedi.
“Siyaset iddia ister”
Hacır’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin adaylık yarışında kendisinin de yer alıp almayacağı sorusunu yanıtlayan Seçer, “Seçimlere çok uzun bir süre var. Ben, bu tartışmalar için gerçekten çok anlamsız diyorum. Siyaset iddia ister. Bir iddianızın olması lazım yoksa enerjiyi bulamazsınız, atalet çöker doğal olarak. Bunları ben doğal buluyorum. İnsanın fıtratında vardır ama benim söylemek istediğim şu; bu niyetler açığa çıkıp bir tartışmaya dönüşür ve bu işler büyür de bir kavgaya dönüşürse parti bundan zarar görür. Ben veya bir başka arkadaşım buna niyet eder, bunda hiçbir sorun yok ama ben bu tartışmaları çok erken buluyorum” ifadelerini kulandı.
“Sayın Kılıçdaroğlu’nun savunması tarihe not düştü”
Gazeteci Gürkan Hacır’ın, CHP önceki dönem Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında ‘siyasi yasak ve hapis’ istemiyle açılan ve önceki gün Ankara Adliyesi’nde görülen davaya ilişkin sorusunu yanıtlayan Başkan Seçer, Türkiye’nin yargı sistemi ile ilgili herkesin endişesi olduğunu belirterek “Sayın Kılıçdaroğlu, 13 yıllık genel başkanlığı süresi içerisinde iktidara dair değerlendirmeleri, dava konusu olarak karşısına çıkmış. Bize de yaraşan onun yanında durmak ona destek vermek. Kendisinin o gün yaptığı değerlendirmeler bugün hala güncelliğini koruyor. Biz mahkemede yanındaydık. Savunması manifesto niteliğindeydi ‘Ben suç işlediğim için değil, bilakis suç işleyenleri burada kayda aldırmak, tarihe not düşmek ve hesap sormak için geldim’ dedi. Gayet güzel bir savunmaydı ve tarihe not düştü” ifadelerine yer verdi.
“Kayyım meselesinin hukuki olduğunu düşünmüyorum”
Ülke gündeminde önemli bir yer tutan kayyım meselesine ilişkin konuşan ve en son Tunceli ve Ovacık Belediyelerine de kayyım atanmaları hakkında yorum yapan Seçer, sürecin yürütülme şeklinin hukuka aykırı olduğuna dikkat çekti. Seçer, “Bir belediye başkanı olarak benim suç işleme özgürlüğüm yok ama iktidarın da sudan sebeplerle, mesnetsiz gerekçelerle ve siyasi kararlarla yargı üzerinden beni görevimden alma hakkı yok. Benim söylemek istediğim bu. Parlamentoda daha sert tepkiler göstereceğiz. Bunu sürekli Türkiye’nin kamuoyu gündeminde tutarak unutturmamamız ve hafızlara kazımamız lazım” şeklinde konuştu.
“Konserlerde devam edecek, milli bayramlarda kutlanacak”
Son günlerde kamuoyunda gündeme gelen belediyelerin düzenlediği konserlerin bütçesine dair tartışmalarla ilgili soruyu da yanıtlayan Seçer, toplum üzerinde bu tür etkinliklerin sadece CHP’li belediyeler tarafından yapıldığına dair bir algı yaratılmak istendiğine vurgu yaparak, “Bir de Cumhur İttifakı’na mensup belediyelere bakın. Kendilerinin ideolojik sanatçıları vardır, onlar her sene getirilir. Büyükşehir belediyeleri şimdi rengârenk bir kent yaratma çabasında. Sanatın ideolojisi olmaz. Bakın sonuna kadar konser, festival yapacağım. Milli bayramları bundan sonra daha çok coşkulu kutlayacağız. Biz hiçbir şeyden korkmuyoruz. Denetlenelim, hiçbir sıkıntı yok. Konserlerde devam edecek, milli bayramlarda kutlanacak” diye konuştu. Bu tür etkinliklerin toplumun farklı kesimlerini bir araya getiren çok önemli unsurlar olduğuna dikkat çeken Seçer, “Bizim gibi çok kozmopolit yerlerde toplumu bir araya getiren en önemli unsurlardan bir tanesi de etkinliklerdir. Hem sosyoekonomik hem sosyokültürel olarak farklı yapıda insanları bir araya getiriyorsunuz. Biz diyoruz ki Mersin gibi bir yerde, madem küçük Türkiye olarak tanımlıyoruz, sosyal barışı tesis etmeniz lazım. Bunun en iyi yollarından bir tanesi insanları bir araya getirecek etkinlikler yapmaktır. Onun için önemsiyorum” ifadelerini kullandı.